20 Nisan 2016 Çarşamba

Benim için lüks işte budur: Dolce & Gabbana tasarımı Smeg buzdolabı






Valla tansiyonum çıktı ya da indi, çünkü şu an her şeyi buğulu görüyorum. Kendimi hemen Sayısal Loto bayiine mi atsam, köşe başındaki milli piyangocu Metin ağabeye mi koşsam yoksa direkt bankaya gidip kredi mi çeksem inanın bilemiyorum. 



Ben azla yetinip, 'Bir adet kırmızı Smeg'im olsun yeter' derken şimdi bu hiç oldu mu?



Hayallerimin buzdolabını tasarlamışlar. Böyle bir güzellik yok! Her biri el boyaması ve yalnızca  100 adet! Dolce & Gabbana zaten desenlerinde bu yıl kendini aşmıştı bir de Lovemark'ım Smeg ile işbirliği yapması resmen yıldızlı pekiyi!
Fiyatı da yalnızca 30 bin Euro. Parası olan hiç düşünmesin hemen alsın çünkü 10 yıl sonra wuhuuuuu! Kaç katına satar artık bilemem!




Bu buzdolabı benim olsa ben onun içine hiçbir şey koymazdım, ona ağırlık taşıtmazdım, başka bir buzdolabı alır canparem Smeg'imi de salonun ortasına koyardım. 

Lüks kavramı kişiden kişiye değişir ya hani, param olsa bir saniye düşünmez hemen siparişi verirdim. Benim için lüksün sözlük anlamı şu an Dolce & Gabbana tasarımı bu Smeg'ler... Kalp kalp kalp.


5 Nisan 2016 Salı

Alessandro Michele ortaladı, Gucci 2016 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu golü attı!

    Bazı geceler radyoda rastgele bir kanal açıp yatağıma oturup bir şeyler karalamayı seviyorum. 'Karalamak' derken her iki anlamda, hem yazıyorum hem de çiziyorum. Çok anlamlandıramadığım o his gelince hemen aksiyon almalıyım yoksa kaçmaya çok meyilli. Bu sebeple hemen bağdaşımı kurup, laptop'ımı kucağıma aldım ve yatağıma kuruldum. Radyoda 90'lara denk geldim. Hatta tam da şu an Mustafa Sandal çalıyor -sözzzz sözzz verdim ben bir daha aslaaaa sevmem diyeee- tabii ki eşlik ediyorum :) 

Sürekli dinlediğim radyo kanallarının dışında farklı kanalları dinlemenin en güzel yanı çoktandır unuttuğun bir şarkıya denk geldiğinde içini kaplayan o garip his... Aynen şu an olduğu gibi: Selami Şahin'den 'Dönüşüm Muhteşem Olacak' çalıyor :) 
Fasılların vazgeçilmez acılı şalgam kıvamlı şarkısı; sözleriyle karamsar, melodisiyle iç parçalayıcı... 

    Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim, Selami Şahin'i hep sevmişimdir. Üniversite yıllarımda bir restoranda kendisini görmüştük, bir arkadaşımın doğum gününü kutluyorduk. Yanına gidip onun için bir şarkı söylemesini rica etmiştim, ki kendisi de müşteri olarak restoranda bulunuyordu ama beni kırmadı masamıza geldi ve söyledi. Kendisi, tatlışlık müessesi sınavına girmeden direkt üye olmaya hak kazanmıştır.

Şimdi bu uzun giriş kısmından sonra asıl konuma gelelim.
Dönüşü gerçekten muhteşem olan Gucci'den bahsedeceğim. Alamadığımız tüm o harika koleksiyonu üzerine iki kelam da ben edeyim...

    Ahh Gucci ahh, son yıllarda bir markanın çöküşünü izliyoruz diyebilirdik, o korkunç çantaları beni benden alıyordu... Ama sonra kapı aralandı, bir ışık hüzmesi uzaktan göründü! İşte kurtarıcı gelmişti: Alessandro Michele!
Bir markanın kreatif direktörü değişince çehresi nasıl değişir ve şahlanır bunu da öğrenmiş olduk. Bunu son zamanların en fantastik atağı olarak nitelendirebiliriz. 

Alessandro Michele, 'Yılın Adamı' olmayı çok hak ediyor. 
Seçilen kumaşlar, desenlerin kombinlenişi, çantalar, ayakkabılardaki detaylar... Aman Allah'ım hepsini istiyorum! 
Bir koleksiyon düşünün hem bohem hem heyecan verici hem de rengarek! Ve hepsi bir ahenk içinde, 'hayatta bununla bu giyilmez' dediğimiz tüm klişeleri çürütüyor.









Ve gerçek ikon Iris Apfel'i baştan aşağı Gucci içinde görünce sevgim, ilgim, hayranlığın bir kat daha arttı. Nasıl yakışmış! 
Cool olunmaz, cool doğulur dostum!