Bugün kendimce yeni bir şey denemeye kalkıştım. Dünya için küçük benim için büyük bir şey: "Yürüyerek kitap okumak". Bahariye'den Moda'ya kadar elimde kitabımla okuya okuya yürüdüm, kaldırım taşlarına kadar ezbere bildiğim halde izlediğim güzergah boyunca iki cümle sonrası kaldırıma baktım. Bu duruma biraz daha alışırsam daha az yere daha çok kitaba bakabileceğimi umuyorum:)
Bu deneyimi yaşıyorken elimde hangi kitap vardı diye merak ediyorsanız şu sıralar "Fang Ailesi"ni okuyorum.
Neye, neden sanat denildiğini sorgulatan, sahne sanatlarını hayata monte etmeye çalışan deli bir çiftin çocukları olduktan sonra da bu süreci süper dörtlü olarak performanslarını ortaya koydukları zaman döngüsünü anlatıyor. Normal olarak gördüğümüz çoğu şeyin içinde sanat olduğunu anlatan keyifli bir o kadar da "yaa ben de yapabilir miydim bunu?" diye sorgulatan bir kitap.
Bu deneyimi yaşıyorken elimde hangi kitap vardı diye merak ediyorsanız şu sıralar "Fang Ailesi"ni okuyorum.
Neye, neden sanat denildiğini sorgulatan, sahne sanatlarını hayata monte etmeye çalışan deli bir çiftin çocukları olduktan sonra da bu süreci süper dörtlü olarak performanslarını ortaya koydukları zaman döngüsünü anlatıyor. Normal olarak gördüğümüz çoğu şeyin içinde sanat olduğunu anlatan keyifli bir o kadar da "yaa ben de yapabilir miydim bunu?" diye sorgulatan bir kitap.
Valla kitap hakkında yazdıklarımı şimdi okudum da ne anlatmak istediğimi ancak bu kitabı okumuş birinin anlayacağını düşündüm...
O zaman keyiflenmek için çerezlik kitap, ey ahali okuyun! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder