Hala rüyada gibiyim. Her insanoğlu gibi Marilyn Monroe hayranlığım vardı, büyüktü. Evde filmlerini izlemişliğim, fotoğraflarını facebook'da profil fotoğrafı yapmışlığım çoktu. Ama... Beyaz perdede kendisi görmek... Gerçekten ışık saçıyormuş, 3D film izler gibi oldum. Koşup sarılmak, çığlık atmak hatta neden bilmem ama imza almak istedim :)
Ne müthiş bir oyunculuk...
Yakın zamanda vizyonda olan Marilyn ile Bir Hafta filmine ilham kaynağı olan Prens ve Şov Kızı beni yine ''ne varsa eskilerde var.'' dedirtti. Tamam Michelle Williams'ın oyunculuğuna lafım yok, gayet başarılıydı ama malesef bir Marilyn değil. Bunu bir Marilyn filmini sinemada izleyince daha iyi anladım. Işıl ışıl parlayan Marilyn Monroe'dan etkilenmemek mümkün değil. Hayatım boyunca mimiklerini bu kadar başarılı bir şekilde kullanan başka bir yüz de göremem, göremeyiz sanırım.
Erkekleri bu filmi izledikten sonra çok daha iyi anladım. Hem bu kadar seksi hem de çocuksu bir kadın... Gerçekten rüya gibi.
Laurence Olivier başrol erkek oyuncusu olmasının yanı sıra filmin yönetmenliğini de üstlenmiş.
İyi ki izledim dediğim bir film daha bitti...
Şahane bir şeysin, R.I.P Marilyn...