23 Ağustos 2011 Salı

Ben dün sirke gittim- Sirke gittim dün ben- Dün ben sirke gittim.

    Sınıfta bir espiri yapılır, sınıfça gülünür hatta kahkaha atılır ya, işte ben bu toplu harekete geç dahil olanlardanım. Önce hayaller alemimde canlandırıyorum daha sonra patlatıyorum kahkahamı. Hal böyle olunca sınıftakilerde 'ahahah jetonu ancak düştü' diye, bir kez daha gülüyorlar... Gülsünler, bu hayatta karşındaki insanı eğlendirmek, onu mutlu etmek gibisi var mı? Yokkk...
(sınıf: topluluk anlamında kullanılmıştır, zira kocaman kız oldum)


Bu bakımdan güldürmek zor zanaat. 'Palyaçoluk' çok zor meslek, hep riskli, bu yüzden kocaman bir alkış tüm palyaçolar için...


    Dün akşam ben çok mutluydum, ilk kez sirke gittim. Kedigillerin tüm üyelerini görüp, şaşkınlık içinde şovu izleyeceğimi hayal ediyordum fakat pek başarılı değillerdi olsun, hayvancıkları üzmesinler, canlarını yakmasınlar yeter.


    Gösterileri izlerken sirkte çalışanları düşündüm, tam anlamı ile göçebe hayat. Bitmeyen yolculuk, onları bekleyen yeni yerler ve insanlar var. Evleri her yer-de, yazlık- kışlık sorunu yok, misafirleri ise hep mutlu, hep alkışlamaya hazır, hep fıkır fıkır.

Evlerimizde salona az uğrarız ya, ani misafir baskınlarında mahçup olmayalım, tertemiz kalsın diye. Onlarda böyle bir sorun yok, salonlarının kapılarını açmışlar sonuna kadar, gelin diyorlar içeri girin hem de ayakkabılarınızla!


Giriyoruz kapıdan içeri, dalıyoruz rüyalar alemine. Gülüyoruz, şaşırıyoruz, heyecanlanıyoruz bazen de korkuyoruz.


Peki ama bu fotoğraf? Tüm sirkin yükü benim omuzlarımda demiyor mu bu kızcağız? Evet evet diyor. ''Ben size bu şovu hazırlamak için kaç yıldır çalışıyorum bir bilseniz...''


Artık biliyoruz, önünüzde saygıyla eğiliyoruz ve yine bekliyoruz.
Yine gelin tamam mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder