14 Şubat 2011 Pazartesi

Dali Müzesi ---> Dali - Gala Aşkı

    Sonunda evimdeyim. İspanya'yı Barselona'dan başlayıp Madrid'e kadar gezdim, dolaştım. Çok şey öğrendim, çok müze gezdim. Sevilya'da dünyanın en büyük katedraline gittim, büyülendim. Endülüs zamanlarında cami olup şimdilerde kilise olan müthiş yerler gezdim. Toledo'nun tüm şehir olarak açık hava müzesi olduğunu ve evlerde tek bir çivi bile çakılamayacağını, her şeyin tarihi eser olduğunu öğrendim. İstanbul'u, ailemi, yemekleri, sevdiklerimi çok özledim.

Barselona'daki Dali Müzesi'ne gittim. Dali'yi meğersem ne kadar yüzeysel biliyormuşum bunu gördüm. İnanılmazdı, umarım bir gün herkes gidip görür.


Dali'nin inanılmaz bir hayat hikayesi var. 1904 doğum yılı.
Annesine bir sevgili gibi aşık. Onun için anneden fazlası. Babası gece hayatına düşkün bir adam. Babası annesine frengi hastalığı bulaştırıyor. Annesi ölüyor. Babasından bu sebeple nefret ediyor. Baba ise sürekli Dali'yi aşağılıyor. Ben olmasam sen olmazdın diyor. Dali de birgün spermlerini bir torbaya koyup yüzüne fırlatıyor, bendeki değerin bukadar diyor. Şuan ki Dali müzesi eskiden tiyatroymuş. Dali kendi müzesinde yıllarca çalışmış, hangi tablolalrın yanyana sergilenmesi gerektiğini kendisi belirlemiş. 1989'da vefat etmiş.


Dali ikinci evliliğini kendinden 10 yaş büyük büyük aşkı Gala ile yapmış. Gala'yı hem anne hem de sevgili olarak görüyormuş.


Bu tabloda Gala'yı kuğu ile birlikte resmetmesinin nedeni
kuğunun da Gala gibi tek eşli olduğunu
vurgulamak.


Dali, eşi Gala için saf altından takılar yapmış. O'na olan aşkını tablolalarının yanı sıra takılarla da anlatmış. 14 şubat için en güzel post :)




1 yorum:

  1. çok merak ettiğim topraklar :) endülüse merakım büyük...keşke sende çekilseydin oralardaa :(

    YanıtlaSil