21 Eylül 2011 Çarşamba

Bozcaada Bozcaada var mı senin gibi güzel ada bu dünyada!

    Bu postumu 'Bunca yıldır nasıl Bozcaada'ya gitmemişim?!' yakınışları içinde yazmaktayım. Çok sevdim çok, ama herkes sevmesin, içeri sızan son kişi ben olmuş olayım, kapıyı kapatalım ve mutlu mesut yaşayalım.

    Bağ bozumuna denk gelmiş olmam pek ilgimi çekmemiş olsa da hayatımda bu kadar çok üzümü de bir arada göremem biliyorum. Klasik tur paketleri içinde yer alan mahzen gezisi tabi ki de beni kesemezdi. Direkt olayın merkezine inmeliydim, pamuk kıvamında amcaların ne zor şartlarda çalıştığını gördüm, üzümden şarap yapmak gerçekten zormuş.

                        
                   

    Bozcada'da her şeyden bir tane oluşu (fırın, sağlık ocağı, eczane) o kadar hoşuma gitti ki belki de bu kadar 'öz' kalabilmelerini buna borçlular. Ada'da Mado'nun varlığı, evet doğal dokuya uymuyor ama en azından Starbucks değil :)

     Ada'nın fırını Çiçek. Her Ege adasında olduğu gibi Kavala kurabiyesi meşhur. Bu sebeple pek umursamadım ama yine de aldık. Şuan çok pişmanım. Hayatımda yediğim en güzel Kavala kurabiyeleri. Sırf kurabiyeler için bile tekrar gidilir.


Yemek için çok fazla seçenek vardı, adaya giderken yaklaşık 4-5 tane restoran ismi not almıştım, hangisine gitsek diye aralarından seçim yapmak zorunda kaldık. En sevdiğim restoran Lodos oldu. Zahter salatası yemeden gelme dediler, yedim geldim :)


Yemeğimizi yerken bir anda davul, zurna sesi geldi meydandan. Hayırdır ne oluyor? demeye kalmadan düğün konvoyunu gördük. Bakkal Rafet Amca'nın oğlu evleniyordu. Meydanda bulunan kahvenin önünde damatın arkadaşları oynamaya başladı, yeminle kendimi zor tuttum. Ortalarına atlayacaktım ohh ohh yandan diyerek...

Damat traşı


 Ada meydanında güneşi batırmak da başka güzel...


     Bozcaada'da naylon poşet kullanmak yasaklanmış. Hayatımda duyduğum en güzel yasaklardan biri.


Ada'da kahve molası verilecek bir çok seçenek mevcut, adadaki ninelerle, dedelerle sohbet etmek için çay bahçeleri de tercih edilebilir. Ya da Eski Kahve ve Polente gibi daha fazla seçeneğin menüde yer aldığı kafeler.



Tabi beni en çok mutlu eden durum ada nüfusunun %70'inin Fenerbahçeli oluşuydu. İnsanların bu kadar samimi, içten, sempatik ve yardımsever olmalarından anlamalıydım :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder