17 Ocak 2013 Perşembe

Burhan Doğançay

    İlkokul ikinci sınıfın ara döneminde özel okula transfer oldum. 50 kişilik sınıftan 18 kişilik sınıfa geçtim. Olan bitene yine çok anlam veremiyordum çünkü fikrim sorulmamıştı oysa ben sıra arkadaşlarım Berkan ve Deniz ile mutluydum. Dersler de zaten pek umrumda değildi. Kolejde sınıf arkadaşlarım ingilizce cümleler kurabiliyorken ben daha beşe kadar saymasını yeni çözüyordum. 

    Devlet okulunda okuyorken okul numaram sanırım 1278 idi (ya da 1728 tam anımsayamıyorum). Özel okula geçtiğimde ise 64. 64 diye okul numarası mı olur diye düşünüyorken orta okulda okul numaram 250 olmuştu. Ablam "O ne öyle 250 gram kıyma der gibi" diyerek her zaman olduğu gibi beni sinir edip germeyi başarmıştı. Şimdi düşünüyorum da ne harika bir okul numaram varmış, netmiş, belli bir duruşu varmış...

Kolejde okuyorken her zaman olduğu gibi en başarılı olduğum ders resimdi. Resim dersleri ve öğle yemekleri dışında okulda başka mutlu olduğum zaman dilimi yoktu. 

    İlkokulda ilk resim dersimde konu Yeşilay'dı. Öğretmen derste bitiremezsek evde bitirip haftaya getirin demişti. Eve gider gitmez bitirmiştim resmimi. Haftaya resim dersi gelse de öğretmene resmimi göstersem diye sabırsızlanıyordum. Ders geldi, çattı. Resim çantamdan resim defterimi özenle çıkartıp sırama koydum. Yan masalarda oturan arkadaşların resimlerini görünce önce biraz şaşırdım sonra ne kadar renkli boyamışlar diye ilgiyle ama çaktırmadan resimlere bakmaya çalıştım.

Öğretmen yanıma gelip Mayni arka planı da boyamalısın resim bir bütündür dediğinde şok oldum, tüm resim kağıdını boyuyorlardı, bu nasıl bir boya masrafıydı.

İşte o gün ilk kez kolejli olmakla devlet okulunda okumanın farklı şeyler olduğunu anladım. Kolejli çocuk boyası bitecek diye dert etmez çünkü bunu düşünmez bile. Neyse asıl yazma sebebim resme olan merakımın günden güne erimesine karşın Burhan Doğançay'a olan hayranlığım...


   Dün Burhan Doğançay vefat etti. Çağdaş resim sanatının en büyük Türk temsilcisini kaybettik. Resme olan tutkumu ilkokulda sıramın altında unutmuş gibi hissetsem de bu dünya tatlısı insanın ardından yazmak istedim.


Kendisi yaşıyorken az da olsa kıymeti bilinmiş İstanbul Modern'de eserleri sergilenmişti. Daha fazla bilgi için: http://www.istanbulmodern.org/tr/sergi/gelecek-sergiler/kent-duvarlarinin-yarim-yuzyili_822.html 

O'nu tanıyan herkes gibi bir eserini odamda görebilmek çok isterdim, mekanın cennet olsun vizyonu geniş güzel insan. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder