10 Kasım 2010 Çarşamba

Sahte Abercrombie Çılgınlığı!

   Statü simgesi araç-gereçler belli bir kesim için inanılmaz önem taşıyor. Mesela yeni çıkan Blackberry modellerini en çok İstanbul'un az gelişmiş, kültür seviyesi düşük, çarpık yapılaşma içinde büyüyen hepimizin bildiği bölgelerde satın alındığını biliyor muydunuz?
Cebinde Blackberry'in, Marlboro sigaran ve de araba anahtarın varsa gittiğin mekanda kralsın :)


   Benim dikkat çekmek istediğim nokta. Türkiye'de önüne geçilemeyecek, belli bir kesimin sağlam para kazandığı sahte 'Abercrombiecilik'...
Belli bir süre sabit bir yerde oturmanız gerekirse canınız sıkılmasın diye önünüzden A&F T-shirtleri ile geçen insanları sayabilirsiniz.
Türkiye'de satılan bu ürünlerin %99'unun sahte olduğu acı bir gerçektir...
Sahte ürünün ürün hayat döngüsü şu şekildedir:
   ''Herkeste göremediğimiz, o an bize değişik gelen, öne çıkarılan, özendirilen ürünler hiyerarşik bir patika izleyerek gözden kaybolur. Ürünlerin sahtelerine iç pazarda korkunç bir talep vardır. Önce üst sınıfta moda olur(tabi kime göre üst sınıf bu da tartışılır) sonra alışveriş merkezlerinde ve herkesin takip ettiği sahte sattıkları halde yurtdışından getirttik bahanesi altında karma ürün satan Bağdat Caddesi ve Nişantaşı gibi alışverişin yoğun şekilde yapıldığı bölgelerde satışı başlar. Sonra da geceleri sergi açan çakmacılar ve pazarlar bu işe dahil olur. Artık herkeste vardır. Ve moda bitmiştir. Chanel gibi büyük markalar çoktan yeni modayı belirlemiştir.''
   Moda olan herhangi bir ürüne herkes sahip olabilirse o artık moda değildir.
Hepimiz marka giyinmek zorunda değiliz. Düz baskılı t-shirtle de güzel olabiliriz nedir bu koskocaman 2 harfin üzerimizde oluşturduğu baskı anlam veremiyorum.
Bu hafta salı pazarına gittiğimde her zaman alışveriş yaptığım Hilmi Amca ile biraz sohbet ettik.
2 tezgahı var birinde 'çakma' Abercrombie satıyor, diğerinde de gerçekten çok kaliteli ve güzel (benim de bayıldığım) ihraç fazlası ürünleri satıyor. 2 tezgahı arasında bariz kalabalık farkı var. Bu duruma kendisi de anlam veremiyor. Yumuşacık %100 koton bluzleri, son moda dantelli elbiseleri almak yerine ergen kızlar sahte Abercrombie giymek derdinde...Sokak modasının en önemli markası olma özelliğini uzun yıllar kimseye kaptırmayacağını kanıtlıyor.
   Lüx giyimin artık gizlileşmeye başladığı, giydiği markanın ne olduğunu kendinden başkasının bilmesini istemeyen doymuş kesimden örnekler gördükçe, okudukça bunun ülkemizde imkansız olduğunu anlıyorum.

   Abercrombie'nin yurtdışı mağazalarındaki konsepti de dikkat çekici. Gitmek daha kısmet olmasa da arkadaşlarımdan ve internetten edindiğim bilgiler ışığında buna tutundurmamı denir yoksa farklılaşmamı adını koyamasam da bence gerçekten dikkat çekici.
Mağazalarının girişinde sizi erkek mankenler karşılıyormuş(acayip yakışıklı), yarı çıplak olarak, ayaklarında flip-floplarla...İçerisi oldukça loşmuş, yüksek volumde club müzik çalınıyormuş. Soyunma kabinlerinin kapıları kilitliymiş görevliden anahtar alıp deneyebiliyormuşsunuz.
Hatta bir arkadaşımın dediğini aynen aktarıyorum: ''kasiyerler falan hepsi cok guzeldir kasaya gidince daha cok alabilseydim keske kasiyerle daha cok muhabbet edebilirdim dersin.''
    İnsanlar üzerinde böyle bir ilgi, 'keşke daha çok şey alsaydım' bilinci oluşturabilmesi ile bence amacına ulaşıyor.
Asıl merak ettiğim bir başka konuda Abercrombie birgün Türkiye pazarına da girmek isterse ve bu konseptte bir mağaza açarsa nelerle karşılaşabileceği :))))
Netten bulduğum birkaç fotoğrafı benim gibi gitmeyenler için paylaşmak istedim:)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder