16 Ekim 2011 Pazar

Yağmurlu Filmekimi

    Yalnızlığımın dibine vurduğum bir zaman dilimi içindeyim. Buna 'dilim' demek ne kadar doğru bilemesem de etrafımdaki her şeyi ciddi anlamda sorguluyorum. Yaşamımı, yaşanmışlıklarımı, arkadaşlarımı...

Kendimce çok yanlış kararlar vermişim hiç bilmeden, keşke farkında olmadan aynı bilinçsizlikle devam edebilseydim, pişman olmasaydım. Ama pişmanım, çok hem de. Şimdi bu satırları yazıyorum ki ileride geriye dönüp baktığımda 'aferim Mayni bak ders aldın ve her şeye yeni bir yön çizdin' diyebilmek. İnşallah başarırım. Ya da bi yerden başlarım...

                                                         

Yağmurlar başladı İstanbul'da. Islanmaktan nefret etsem de yağmuru izlemeğe bayılıyorum. Filmekimi'nin yağmurla karşılanması da oldukça pazarlamacı bir yaklaşım oldu; 'film yağmurlu havada izlenir'. Bu haftanın Filmekimi haftası olmasıyla koştuk sinemalara. İzlediğim çoğu filmi çok beğendim, ki herkesin ilk üçte gösterdiklerini izleyemedim.

                                    

    Bana en çok dokunan film 'Mutlu Bir Gün' oldu. İçinde mizah barındıran dram filmleri sanırım benim en sevdiğim film kategorisi (bunun bir adı var mı bilmiyorum ama böyle adlandırdım kendimce).

                            

    Ve tabi ki hayatımda ilk kez bir filmin ayakta alkışlandığına şahit olduğum film: 'Bu Bir Film Değil'. 
Film Cannes  Film Festivali'ne bir kekin içine saklanan USB ile gidiyor. Bunu öğrenince görmem gereken filmler listeme ilk sıralardan giriş yaptı. Ve film bittiğinde 'lanet olsun bu düzene' diyerek herkes ellerine yüklendi, alkışladık alkışladık, sesimiz İran'a gitmedi belki ama pozitif enerji dedikleri şey umarım ulaşmıştır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder