Kıskanç kelimesi sence de anlamının ağırlığını taşımıyor mu? Anlamını iyice pekiştirmek için TDK'ya sorduğumda cevabı: 'kıskanma huyunda olan' oldu. Peki sen de kıskanma huyunda olan mısın? Yan çizmeeee evet işte eveeeeet!
Ben pek kıskanç biri değilim diyebilirim, ama küçükken kuzenimin Barbie evine sahip olmak için neler vermezdim. Asansörü bile vardı, minicik taraklar, tabaklar, buzdolabı... Bıraksalar o evin önünde yaşardım. Barbie ve Ken yeter ki birbirlerini bir ömür boyu sevsinler bana yeterdi.
Daha sonraları lise yıllarımda, kombine kelimesinin 'kombi'den türemiş bir kelimeden daha fazla anlam teşkil etmediği yıllarda, kombinesi olan sınıf arkadaşımı delice kıskanıyordum (çok frna anlatım bozukluğu var cümlemde ama düzelmetemedim ya), benim için tepe noktası o idi, bundan sonra da hiçbir şeyi o kadar kıskanmam eminim...
Kızlar düzenli olarak birbirlerinin aldığı çantayı, çizmeyi, bluzu hatta parfümü kıskanır. Bu değişmez, Ayşe onu almış ise Berna nasıl almaz ya da alamaz? Şartlar zorlanır ve hedefe ulaşılır, burada hedef o çanta değildir, Ayşe ile eşit olmaktır.
Tüm okul hayatım boyunca kimse de olmayan kalem kutularım, çantalarım, defterlerim oldu. Herkes mahallesinde bulunan kırtasiyeden alışverişini yapıyor iken ben yurt dışına giden birinden kırtasiye malzemesi sipariş verirdim, o zamanların rüya mağazası Dünya Gençlik Merkezinde harçlığımı son kuruşuna kadar harcardım.
Kocaman kız oldum hala güzel bir defter, kalem gördüm mü dayanamıyorum, morning glory'nin benim olmasını hayal ediyorummmmm :)
Şu blog aleminde beni benden alan, kendinden başka kim olmak isterdin Mayni? diye sorsalar tek cevabım, nevi şahsına münhasır --> Carrie
Başka zamandan kalmış, zaman onun için durmuş gibi. Kıyafetleri, takıları, saçı, başı, yaşadığı yer... Kendisini 'Vintage Kraliçesi' ilan ediyorum.
Hala keşfetmediyseniz mutlaka bir bakın derim, insanı cidden alıp götürüyor ve işte söylüyorum kıskandırıyor!
Seni kıskanıyorum Carrie. Hayatlarımızı değişelim mi? hı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder